13 Eylül 2010 Pazartesi

Beşiktaş - MKE Ankaragücü

Gecikmiş bir yazı olsa da geçiştirilecek bir ara maçı değil Ankaragücü maçı, o yüzden bahsetmekte fayda var. 2 haftalık milli maç arasıyla ilk periyodu başarıyla bitiren takım dinlenme fırsatı buldu. Bu 9-10 maçlık periyodda İBB maçı dışında takım genel olarak istediklerini sahaya yansıttı. İBB maçının öneminin de farkında olduğunu maç sonundaki konuşmasında belirtti hocamız, bu maçta da Bobo'nun golü gelmese aynı sıkıntıları yaşayabilirdik dedi.

Mustafa Denizli'nin en fazla eleştirdiğim yanı olan kapalı savunmalara karşı tamamen rastlantısal atak yaptırma huyunu Schuster'le atlatmış görünüyoruz. Ardarda 2 maç üstüste Tabata'nın aynı yere yaptığı ortaya Nobre'nin gol atması, bu maçta gördüğümüz kanat akınlarında Bobo'nun arka direğe giderek gerilerek kafa vurması (2-3 kere oldu maç içinde, 1'i gol oldu) bugüne kadar hiç göstermediği bir özelliğini ortaya çıkarması anlamında da önemli bir yere sahip.

Takım kendi ayarında oynayan, aslında bir bakıma top oynamaya çalışan her takıma karşı daha rahat sonuçlar alıyor 2-3 yıldır. Rakip takımlar ne zaman defansı gömülü kurup Beşiktaş orta sahasına hedefe ulaşmaları için 2-3 kademe zorluk çıkarıyorsa o zaman tökezlemeler geliyor. Guti'nin en etkili oynadığı maçı bu maç olarak sayıyorsak özellikle 2. yarı rakibin açılıp Guti'nin forvet arkasına kadar gelmesine izin vermesinin büyük payı var. Ankaragücü'nü kolay bir rakip, kötü bir kadro olarak nitelendirenler oldu basında, kesinlikle karşı çıkıyorum, Türkiye Ligi'nde hiç bir takım 2-0 yenik düşene kadar kolay rakip değildir, bugün bizim ligimizdeki çoğu takımın fizik gücü birbirine yakındır çünkü.

Schuster Quaresma'nın yokluğunda 3 forvetli bir çatı kurarak sonuca gitmeyi hedefledi. Bu maçta Hilbert veya Holosko gibi kanat adamlarıyla da başlayabilirdi ama hocayı bunu yönelten sebep şurada yatıyor. Bobo karşısında 1 rakip olduğunda iyi kötü ekarte edebilen bir oyuncu, 2 rakipte de en iyi opsiyonunu kullanmaya çalışır ama karşısına 3 defans çıkarsa kolay teslim oluyor normal olarak. Kanat adamlarında Quaresma gibi topu iyi saklayabilen, ileride tutabilen bir oyuncu yoksa Beşiktaş'ın topa sahip olma yüzdesi çok düşer. Bobo'nun yanına en son Tigana'nın denediği şekilde Nobre'yi koyması rakip defansı bozup topu ileride tutma anlamında iyi bir hamleydi ama Nihat 2liye ayak uyduracak enerjiyi yakalayamayınca ilk yarı bu sistem havada kaldı. Tabata'nın Nihat'ın yerine monte edildiği anlarda takım inanılmaz pas yapmaya başlayıp rakip kaleye gitmeye başladı, rakip de açılınca Guti forvetleri inanılmaz besledi.

Bu maçta da defans konusunu sallayalım. Sadece İsmail'de süper bir gelişme olduğu görülüyor, önceki yazıdan sonra belirtmekte fayda var. 2 kritik maç öncesi Beşiktaş iyi kötü dinlenmiş durumda ve Quaresma'dan gelen haberler olumlu. İnşallah haftaya bugün de keyifli bir yazı yazarız.

Hiç yorum yok: