3 Ekim 2010 Pazar

Trabzonspor - Beşiktaş

Kadrolar öğrenildiğinde herkesin ortak fikri çok kısır bir maç olacağı şeklindeydi. Beşiktaş'ta bir tek yağlanmamış onun dışında her haliyle güreşçi Nobre, Trabzon'da futbolcu olup olmadığı bile şaibeli bir Teofilo tek forvet oynuyordu. Yine Trabzon'un kanadında artık yılda 2 kere görme zulmüne katlandığımız Burak Yılmaz, Beşiktaş'ın kanadında da aynı yolda sağlam adımlarla ilerleyen Filip Holosko vardı.

Çapa Aurelio'yu defansın önüne koymuş yaratıcı adamlarından uzak bir şekilde nasıl pozisyon yaratacağını muhtemelen kendi de merak eden Schuster Rapid maçının son 30 dakikası gibi bir oyun olmasını bekledi muhtemelen. Trabzon Rapid gibi yüklendi yüklenmesine ama Beşiktaş'ta ileriye atılan topları servis edecek bir Bobo mevcut değildi. Nobre kendine gelen topların çoğunu ezdi, heba etti. Şenol Güneş de defansını öne çıkarmadan hücum ettirerek Holosko'nun geniş alan bulmasını engelledi. Beşiktaş'ın eli kolu bağlanmış durumdaydı, devreye sağ kanattan Hilbert girdi. 2 kişilik oynadı, Beşiktaş'ın maçın başındaki 30 dakikalık buhrandan çıkmasını bir nebze sağladı. 30-45 arasında Beşiktaş oyunu dengeledi ve devrenin sonunda da direği sıyıran topla gole çok yaklaştı.

İkinci devre ilk devrenin sonu gibi başladı, Trabzon oyunu biraz daha geriye çekip geniş alan bulmayı düşündü ama Beşiktaş erken faullerle bu planı siliyordu. Yine bu faullerden birinde Ernst'in şaibeli faulünde genç Mustafa 30 metreden gelen ortaya kafayı vurup oyunun gidişatını değiştirdi. Bu kadar uzun mesafeli bir ortayı Beşiktaş defansının seyretmesi, Mustafa'nın faulümsü yüklenişi, Hakan'ın çıkış kararsızlığı yaşayışı akılda kalanlardı.

Devamında oyuna sakatlığı belli olan Bobo alınmak zorunda kaldı. Hakemin geç kalan kartlarından destek alan Trabzon orantısız sertliğiyle karışık agresif oyununa devam edince takım geçmiş maçlardaki pas trafiğini ortaya koyamadı, oyunun son 10 dakikasındaki sanal baskı dışında takım Trabzon'a dişini geçiremedi, dominasyonu kuramadı. Bobo'nun ısrarı son dakikada Tabata'ya bir gol şansı verdi ama oyun hakeden tarafı bu sefer kırmak istemedi.

Bursaspor ve Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada Trabzon'a da puan kaybettirip milli maç arasına lider girmek vardı olmadı. Takımın en kaliteli isimleri Bobo ve Quaresma'nın yokluğuna Trabzon'un Guti'yi her türlü sertlikle erken sindirmesi eklenince iyi bir görüntü veremedik. Oyuncularda belki yoğun bir maç trafiğinden çıkmış olmanın verdiği yorgunluk, 2 haftalık araya girecek olmanın verdiği rehavetin getirdiği isteksizlik olmuş olabilir. Takım bu maça iyi odaklandığını hissettiremedi, açıkçası izlerken son pozisyonda dahi heyecanlanmadım.

İlk milli maç arasından sonra bu 5-6 maçta geçirilen iyi periyod kötü bitti ama ders çıkarılacağını umuyorum. Fatih Tekke etmeninin bir an önce devreye girip Nobre'yi sonsuza dek kulübeye göndermesi, Quaresma'nın iyileşip Holosko'ya mahal vermemesi, İnönü zemininin düzelmesi, takımın Avrupa Ligine odaklandığı kadar lige de odaklanması gerektiği gibi konular yeni periyodda çözüm bulunmasını umduğumuz şeyler. Hatalarından ders aldığın, doğru yerde doğru oyuncuyu oynattığın, sisteminin arkasında durduğun sürece biz de senin arkandayız Schuster.

Hiç yorum yok: