30 Eylül 2010 Perşembe

Rapid Wien - Beşiktaş

Maç iki iyi takımın birbirine oyununu kabul ettirmek istemesiyle başladı. İki takım da savunmada bol pas yaparak merkezlerini ileriye çekmeye çalıştı. Bu süreçte takımlar aynı hat üzerinden hücum denemelerini gerçekleştirdiler. Beşiktaş solunu Üzülmez'le savunup Quaresma'yla hücum yapmaya çalıştı, Rapid'de de geride Sonnleiter tutunmaya çalışırken önde Trimmel'le dominasyonu sağlamaya çalıştı.

30. dakikaya kadar Beşiktaş iki baskın oyuncusuyla maçı alacak gibi görünen taraftı. Özellikle Sonnleiter Quaresma karşısında baya bir tekledi. (direkten dönen top girse oyun daha erken şekillenecekti belki de, hatta Q7 sakatlanmayacaktı) Oyunun merkezi sürekli değişiyordu ama genelde sol çizgi üzerinde şekilleniyordu. Quaresma daha ham olan sağ tarafa deplase olmak isterken kaleciyle çarpıştı ve oyundan çıkmak zorunda kalması maçta bir dönüm noktası oldu.

Quaresma'nın yerine giren Holosko'yu Schuster sağ kanada gönderdi. 30-45 aralığında Beşiktaş topa sahip olarak oyunu tutmak istedi çünkü ileriye taşıyacak Quaresma çıkmıştı. Bobo orta alana yakın aldığı bir topu kişisel becerisiyle ileri taşırken çok yalnız kaldığı göründü. Bu aralıkta Beşiktaş orta saha oyuncuları Quaresma'sız oynanan maçlardaki gibi sorumluluk alarak pas ve presle oyunu tuttu.

İkinci devreye Holosko'yu yıpranmış Sonnleiter'ın karşısına attı Schuster ve Holosko yardırmaya başladı. Bu noktada Filip'in daha iyi koşular yapabilmesi için de Rapid'in üstünlüğünü kabullenmiş görüntüsü verdi Beşiktaş, oysa amaç farklıydı, gol yense de sistemden dönülmedi ve semeresi alındı. Holosko bencillik yapmasa, önceki yazılardan bahsettiğim kahramanlık görevine soyunmasa bu maç 5e gidecekti hatta.

Schuster maç sonunda oyunu daha geride kurmalarının bugünlük geçerli olduğunu söyledi ve ekledi: Türk takımları savunmalarını daha geride kuruyor. Anlayacağımız Hoca işi biliyor. Quaresma'nın sakatlanması takımın B,C,D planlarını koymasına neden olur sadece. Glowacki'nin sakat, Giray'ın cezalı olduğu bir Trabzon'a Nobre-Bobo çift forvetinin olması üstünlük sağlamaya da yarayabilir. Milli maç arası Quaresma yokluğunu telafi edecektir. Gelsin Porto!

Hiç yorum yok: