23 Ağustos 2010 Pazartesi

Creative Freedom

http://www.sporbul.com/images/icerik/8441_69_28493.jpg

Football Manager'ın özellikle son serilerini oynayanların bildiği, önemsediği ve normal hayatta da takip ettiği bir saha içi özelliğidir creative freedom (yaratıcılık serbestisi). Oyuncuların hücumda biraz daha free role alarak drill'lere bağlı kalmadan atakları şekillendirmesinde yardımcı olur.

Türkiye liginde stoperlere ve önliberolara çalışmalarda ve sahaya çıkmadan net bir şekilde tembihlenir düz oynamaları. 1. bölgede yapılacak top kayıpları kalede ansızın gol pozisyonu olur çünkü.

Avrupalı futbol adamları ve taktisyenleri ise bu taktiği genellikle hiç kullanmaz. Saha içinde doğaçlamadan çok antrenmanlarda çalışılan pas organizasyonlarını kullandırırlar. Ülkemize gelen teknik adamların oturtmaya çalıştığı ama bizim oyuncularımızın hiç uygulamadığı sadece paslarla üçgen kurarak oyun oynamak temel oyun anlayışıdır.

Üst düzey takım olmak istiyorsanız yaratıcılık serbestisini sadece 1 ya da 2 oyuncuya verirsiniz. Onlar da genellikle Barcelona'nın yarattığı 4-3-3 sisteminde uç kanatlarda oynayan oyuncular olur. Ronaldinho, Messi, C. Ronaldo, Balotelli gibi oyuncular poziyon yaratmak için ellerindeki tüm mahareti kullanırlar. Geriye kalan takım ise işçi sınıfıdır. Xavi arada ne kadar mükemmel paslar atarsa atsın, ki onlar da drill'lerin sonucunda gelir, pas yüzdesinin %90'larda olmasının nedeni creative freedom'ı düşük tutmasıdır.

Beşiktaş'a bu sezon bu tanıma birebir uyacak bir oyuncu geldi, adı Quaresma. Quaresma'yı saha içinde sadece drill'lere sabit bırakırsanız ondan bir Ekrem Dağ performansı alırsınız. Olası bir Robinho transferinde Beşiktaş'ta bu işi yapacak 2 tane hücum winger'ı olacak ki rakip takımlar için oldukça korkunç bir durum bu.

Beşiktaş'ta senelerdir yaratıcılık serbestisi Delgado'nun üstündeydi. Beşiktaş'ın son 2-3 senede değişen, 4-3-3'e dönen sistemi Delgado'yu dışarıda bıraktı. Delgado'dan bir İniesta, Guti, Xavi olmasını bekledik ama olmadı. Delgado saha içinde %80'lere bile çıkacak bir pas yüzdesine sahip değil. O bölgede oynayan oyuncunun koşması gerekmesi ayrı bir mevzuatken takıma tamamen yük olan bir Delgado'yu akıllı bir teknik adamın göndermesi çok makuldu ve gerçekleşti.

Beşiktaş bu sene bir yapılanmaya gidiyorsa, İspanyol oyun anlayışını oturtmaya gözünü karartmışsa Delgado ve Tabata gibi oyunculardan çok topu sürekli Beşiktaş'ta tutacak düz pas yapan adamlara ihtiyacı var. Tabata'nın son zamanlarda düz oynamaya çalıştığını gördükçe belki diyorum ama onun da bahsettiğim koşma ve top çalma eksikliği mevcut.

Beşiktaşlılar bu sezondan sonra orta saha oyuncularından topu hücum wingerlarına getirmesini beklesin. Alengirli paslar atacak ama sağına soluna top veremeyecek, topu kaptırınca eli belinde gezecek Delgado'dan çok topu dolaştırıp rakip takımın ataklarını bozacak Necip, Ernst, Fink, Guti ve yararlı olacaksa Tabata'dan maksimum verim alınması bu sene başarı gelecekse temel kural olacak.

Matias Delgado 10 numaraların koşması gerektiği bir dünyada maalesef sana yer yok dostum.

2 yorum:

ubih dedi ki...

Hatirlarsaniz ilk once Sinan Engin tarafindan kesfedilmis,daha sonra Isvicreye giderek Murat Aksunun gerceklestirdigi bir transferdi.Sergen ve Tumerin gidisiyle olusan serbest sanatci boslugunu doldurmasi icin buyuk umutlarla alinmisti.Ondan en az bir Sergen olmasini bekliyorduk.Avrupada oynayan Arjantinli hucuma donuk orta saha futbolcusu olusu baska bir kalorid veriyordu uzerine bizim gozumuze.Boyali gazetelerimizinde sisirmesiyle tam olarak izleyemedigimiz futbolcuyu super kahraman olarak koyduk beynimizin ve kalbimizin bir kosesine.O zamanin 5 milyon avro gibi astronomik bir ucretle aliniyor olmasi ayri bir sus verdi transferine.Halbuki Delgado Besiktasi transferi konusulurken Isvicrede(Baselde) yasayan arkadaslarim Turkiyede onun hakkinda yazilanlar sonrasi;o kadar buyutulecek bir topcu degil,hele 5 milyon avro hic etmez demislerdi.Sonra Delgadonun Turkiyede yaptigi roeportajlarin cogunu okudum.Birinde ben kurtarici degilim ama takimin iyi bir parcasi olurum diyordu demesinede biz hala onun super geroy olacagina inaniyorduk.Gunler aylar gectikce ha atacak,ha attiracak derken oynadigi yalan oyunun takima yetecek performasta olmadigini anladik.Evet bilekleri zarifti ama takima liderlik ozelligi koyacak karakteri yoktu.Sahada bir 70 dakika bile guc gosterisi yapabilecek hunerleri olmadigini gorduk.Bes on macta bir attigi jenerik gollerle bizi kandirdi durdu.Ikili mucadelelerde zayif kalisi ve cabuk sakatlaniyor olusu Gokhan Zanla birlikte ikinci cam adam lakabini aldi.Isin ilginc tarafi oynadigi tum teknik direktorden hic biri bu adam Besiktasi tasiyamaz,gitsin Trabzonda,Bursada,Espanyolda falan filanca takimda oynasinda demedi.Karakterinin duzgun ve sorunsuz bir kisilege sahip olusu,yuksek tempoda gecmeyen,strezsiz,sert olamayan antreman maclarinda yaptigi ince paslar ve artistlik goller onlarida uyutmaya yetti,ona umut baglamaya sebeb oldu.Her an patlama yapacak havasi veriyordu.Hatta adi bir ara Mustafa hocanin prensine bile cikti.Acikcasi Delgadonun gidisinden cok ama cok memnunum.Hatta iki sene once gidecegini umut ediyordum.Hamiyi,Prekaziyi,Hagiyi,Vanhojdonku,Sergeni hatta Tumeri goren Turkiyede gercek bir on numara olmadigini,olamiyacagina coktan emin olmustuk.Kendinde olmayan ozelliklerini takima yansitmasini bekleyemezdik.Agizimizda biraktigi limonvari tat aslinda bizim arastirma eksikligimizinden kaynaklanipta kurdugumuz fantazilerin,beceriksiz yoneticilerimizin,palavraci gazeticilerimizin,istedigi her futbolcuyu Turkiyeye getiremeyen teknik direktorlerimizin hatasi.Umarim gittigi yerde basarili olur.

chora dedi ki...

çok güzel yazmışsın.. iznin olursa blogda yayınlamak istiyorum.. yorumları okumayabilirler fakat yazın herkes tarafından okunmalı...