24 Ağustos 2010 Salı

Mehmet Aurelio


Türkiye'de son 10 yılın futbolunu düşünelim. Fatih Terim'in saldırgan ve hücumcu Galatasaray'ından sonra bu ülkede gerçek anlamda hücum futbolu sadece bir kere oynandı. Daum'un ilk Fenerbahçe'si oyunu kontrol edip öne sürme anlamında ligi uzun süre domine etti.

4'lü defansın önünde bazen Selçuk'un da katılımıyla Aurelio-Appiah orta sahası, sağda Mehmet Yozgatlı, solda Tuncay, önde Alex ve Nobre kadrosu makina gibi işlerken kadroyu Anelka için bile olsa bozmaktan kaçınıyordu Herr Daum. Bu sistemde Appiah önemli bir yere sahipti fakat defansif sorumluluk bakımından orta sahanın yükü Marko Paşanın üzerindeydi.

Ligi domine eden Fenerbahçe'den kurtulmanın nasıl olacağını düşünürken bir çok insan kilit noktanın Alex olduğunu sandı. Aurelio'nun gidişinden sonraki periyodda Fenerbahçe'nin başarı grafiği aslında kilit oyuncunun kim olduğu konusunda oldukça önem teşkil eder.

Aurelio'nun Fenerbahçe'den mutsuz olduğu için ayrıldığını düşünmüyorum, kariyeri için önemli bir fırsattı ve dava açılmasını bile göze alarak 2008'de Betis'i seçti. Dünyanın en önemli liglerinden birine gidip bireysel olarak başarılı bir sezon geçirdi ama kulübü küme düştü. Betis kariyerinde ilk maçından itibaren kendisini rahat bırakmayan diz ağrıları 2009 Nisan'ında ameliyat masasına gitmesine neden oldu. 2009 Eylül'de Beşiktaş kendisini ilk istediğinde diz sakatlığı geçmek üzereydi ama Beşiktaş risk almak istemedi. Kasım ayından sonra tam anlamıyla sakatlığı atlattı ve takımını La Liga'ya çıkma maçına kadar taşıdı ama başaramadılar.

Mehmet Aurelio'nun nasıl bir oyuncu olduğunu anlatmaya büyük bir gerek yok. Beşiktaş'a gelmesini sağlayan en büyük avantajı ortalama üstü bir önlibero olmasından çok Türk pasaportu taşıması. Yabancı kadrosunda sıkıntı yaşayan yönetimin bir hamle yapmasını bekliyordum, taraftarın tepkisini çekmek de uğruna olsa maliyet ve kontenjan açısından doğru bir transfer yaptılar.

Beşiktaş kadrosunda Necip ve Guti gibi çok önemli iki orta saha var ama ikisi de Ernst'in yedeği değiller. Ernst'in sertliği ve oyun bilgisi Fink'le tolere edilebilirdi rotasyonda fakat bu forvet arayışları arasında Fink düşünülmeyen tercih oldu. Necip'in gelişimini önleyeceğini düşünmüyorum, aynı bölgenin oyuncusu olmalarına rağmen özellikleri farklı ve Guti-Ernst ikilisinin enerji seviyesini korumak için Türkiye liginde beraber orta sahayı kotaracakları zamanlar olacaktır.

Ricardinho meselesiyle ilgilenmiyorum. Futbolcu sahadan forması sırılsıklam ayrılıyorsa ağzımı açıp ona laf edemem. Beşiktaş formasını giyen oyuncuya yumruk atan oyuncuyu kabullenemiyorum düşüncesine sahip olanlar Ali Tandoğan'ı, Sergen Yalçın'ı, Mircea Lucescu'yu nasıl kabullendiklerini düşünüp kendilerini teskin edebilirler. Beşiktaş menfaatleri Beşiktaş oyuncusunu savunmayı gerektiriyorsa Beşiktaş taraftarı Mehmet Aurelio'ya sahip çıkar, çünkü artık o da anlı şanlı formayı giyecek.

1 yorum:

ubih dedi ki...

Cizgi savunma gunumuzun futbolunda olmazsa olmaz bir sistem.Asil sorun en azindan IBB macinda Shusterin kurdugu cizgi savunmanin uygulumasinda degil,onlarin onlerinde kullandigi orta saha oyuncularinin rakibe kaptirilan ilk toplara ne kadar cabuk mudahele edip etmedigiydi..Ikili mucadelelerde cok zayif, yavas ve cok top kayipli Delgadonun Ernstin yaninda kullanilisi defansin ve kalecinin hatalarini tartisacagimiz gol tehlikelerine sebeb oluyor.Bu kadroda hatta bu cizgi savunmali sistemde Ernstin ve Necipin banko oynamasi gerektigini Shuster nasil goremez anlamiyorum?Ben birazda abartarak takima katilan Aurelionun bu ikiliye katilip orta sahada box to box kurgusunun daha da saglamlastirilmasindan yanayim.Tek pas oynayan,savasan ve akilli bir orta saha! Boyle bir orta sahada rakipler topu bilincsiz ileriye sisirmek zorunda kalacagindan bu tur toplari Ferrarinin,Sivokun ve Kalecinin cok rahat toplayacigina eminim. Ernst,Necip,Aurelio uclusu rakibe olabilir top kaybinda cabuk basacak meziyetlereve pozisyon bilgisine sahip, orta saha mucadale gucunu arttirarak,dikine kullanacaklari tek paslarla,bu takimin bu kadroda vazgecilmezleri olmasi gereken creativ ozellikleri yuksek Gutiyi,Quaresmayi ve Boboyu topla bulusturmak en akilli sistem olarak gorunuyor..Aurelionun varligi Gutiyi karsi kaleye yakin oynamasini saglar ki bu cocuk 2000-2001 sezonunda Real Madridte salt ofansif oynadigi pozisyonda onlarca asisti ve su anda sirtindaki forma numarisi olan 14 golu bulmustu.Maceraperest,goze hos gelen adamin icinden disindan gecen calimlariyla Quaresmanin direk rakip ceza alanina yonelen futbolu ise gol aksiyonlarini cabuklastirip cogalmasini sagliyor.Forvette Quaresma ve Guti gibi cabuk dusunup hizli oynayan ustun yetenekli bacaklarla Bobonun gol rekoru kirabilme imkani supriz olmaz.Stres dolu futboluyla tirnak yediren Nihatida rotasyonla goruruz ancak.Tekrar defansa donecek olursak,teke tek mucadelede ve rakipten top calma pozisyonlarinda Ferrariden ve Sivoktan daha geri olan Zapo cizgi savunma sisteminde onlardan daha suratli ve hafif olmasi ofsayt pozisyonunu bozan rakip forvete daha cabuk yetisebilmesi onu defansin vazgecilmezi kiliyor.Nedendir bilinmez IBB macinda onu sahada goremedik.Ne olursa olsun orta saha kurgusunu ne kadar saglama alirsaniz defans kurgusu o kadar rahatlar.Ozellikle hucumun ve defansin ayni anda rakip yari alaninda olmasini istediginiz bir sistemde oynuyorsaniz.Bu yuzden Aurelioya EVET!