26 Eylül 2010 Pazar

Beşiktaş - MP Antalyaspor

Bu maça dokunmadan hemen önce Barcelona'nın 1-0 kazandığı Sporting Gijon maçını hatırlayalım. Çarşamba günü 90 dakikaya sabredebilenler Barcelona'nın Camp Nou'da nasıl bir futbolla maç kazandığını hatırlayacaklardır. Esame listesine Messi'yi herhangi bir şekilde yazamıyorsanız oynadığınız ön bölgede pres ve sürekli pas yapma oyunu 3. bölgeye geçmekte zorlanabilir. Camp Nou'da Xavi'nin pasına Villa gidip golü yapmıştı, Beşiktaş da aynı şekilde Quaresma'nın vasat oynadığı bir günde kurtarıcı pası bekliyordu. Ernst verdi Bobo yaptı, bir anlık konsantrasyon kaybı aynısını tekrar gerektirince üşenmediler bir kere daha yaptılar.

Beşiktaş maça başlarken son 2-3 seneki klasiğine gitmedi. Genelde oyuncular ilk yarıda sallanır, devre arası fırçayı yiyip saldırırlardı. Bernd Schuster'in oyun planına göre gol veya golleri bulana kadar geri çekilmek asla yok. Ön alanda istekli pres ve sürekli ayakta gezdirilen top öne geçmeden de arkaya yaslanarak bir Beşiktaş izletmeyi vaadediyor ve sağlıyor. Antalyaspor'un maç boyu gol olacağına inanıp vurduğu bir top da olmaması sistemin baya baya oturduğunu gösteriyor.

Ön tarafta kim oynarsa oynasın hücum presi eksik etmeyip pas trafiğine olumlu olarak katılıyorsa bugün itibariyle Schuster'e laf etmem söz konusu değil. Bu noktada Holosko ve Nihat'ı en çok eleştirdiğim konu asla gol atamamaları değil. Kendilerinden takımın çarklarından biri olması bekleniyor, onlardan kimse kahraman olmasını beklemiyor ama sağındakine solundakine pas atıp boşa kaçmak yerine kendilerini ispatlamaya çalıştıkları zaman negatif katkı yapıyorlar. Pedro ve Bojan'ı rahatlıkla kadroya yerleştirebilen Guardiola onlardan hiç bir zaman füze şutlar beklemedi, açıklar Quaresma veya Messi gibi oyunu değiştirecek kadar özel yeteneklere sahip değilse onlara düz pas ve doğru koşu zaten golü getirir. Yine bu bağlamda Tabata'nın şu an tahtada kendine yer bulması tembellik etmeyip hücum prese katılması kadar düz oynayıp pasları yerine iletmesiyle, yani Holosko ve Nihat'ın beceremediği şeylerle ilintili.

Kısa kısa düşüncelerim, Hilbert sağ bek işini kotardı, özellikle küçük takımları açmakta kullanılabilir. Hakan'a biraz yedek kulübesi yolu lazım, Cenk veya Rüştü hiç farketmez, çocuk bu psikolojik durumuyla kaldırabilecek seviyede değil, göz altları mosmordu. İbo, Zapo, Toraman, Aurelio hatasızdı. Ernst mükemmel, Necip vasattı. Bobo hala en sevdiğimiz golcü, Nobre iyi yedek.

Son olarak: Beşiktaş bu sezon geri 4'lüsünü yazar, önlerine Aurelio veya Ernst'ten biri geçer, geri kalanı pres yaptığı sürece ve form durumları elverdiğince şekillenir, 4-2-3-1, 4-3-3, 4-2-2-2, 4-1-4-1 hiç farketmez.

Hiç yorum yok: